Kamuoyuna
Bugün, Ankara'da üniversite öğrencileri tarafından gerçekleştirilmek istenen “Barınamıyoruz” eylemine katılmak için şehir dışından gelenlerin Ankara'ya girişi keyfi bir şekilde engellenmiş, Yüksel Caddesi'nde toplanan öğrencilere de kolluk tarafından müdahale edilerek çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanalar arasında bir meslektaşımızın da bulunduğu bilgisini almış bulunmaktayız. Yine bugün; yaptıkları sokak röportajları ile tanınan 3 kişinin de sabah saatlerinde yapılan bir operasyonla gözaltına alındıkları basına yansımıştır.
Bilindiği üzere ; İfade ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün toplu bir kullanım biçimi olan 'Toplantı ve Gösteri ve Yürüyüş hakkı' Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerle korunan bir temel hak ve özgürlüktür.
Anayasa, AİHS ve Yasalarımız uyarınca ' Herkes önceden izin almadan , silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Gerek AİHM İçtihatları gerek Anayasa Mahkemesi Kararları ve Yüksek Yargı İçtihatları uyarınca; Barışçıl toplanma hakkı demokratik bir toplumun gereği olup bu toplantı ve gösteriler amaç ve şekil bakımından sınırlandıramayacağı gibi şiddet içermeyen her türlü açıklama , toplantı ve gösteri özgürlüğünün kullanımının sağlanması gerekmektedir. AİHM kararlarında da ' Devletlerin yalnızca barışçı yöntemlerle toplanma özgürlüğünü güvence altına almakla yükümlü olmadığını, aynı zamanda bu hakka dolaylı yoldan getirilecek aşırı kısıtlamalardan da kaçınmaları gerektiğini , bireyin güvence altına alınan haklarına keyfi müdahalesine karsı korumayı amaçlamakla birlikte, ayrıca bu hakların etkili bir şekilde kullanılması için pozitif yükümlülüğünün de bulunduğu' vurgulanmaktadır.
Daha önce de kamuoyu ile defalarca paylaştığımız üzere , Maalesef bugün Ülkemizde ; Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan Demokratik toplum düzeni ve Çoğulcu bir siyasal düzenin temeli olan ,düşünce ve ifade özgürlüğü ile bu hakkın bir tezahürü olan toplantı ve gösteri hakkı artık kullanılamaz hale getirilmiştir. Bugün Ankara'da ' Barınamıyoruz' konulu' toplantı yapmak isteyenlere yönelik müdahale ve gözaltıların da gerek 'Seyahat Özgürlüğü' gerekse de 'İfade ve toplantı özgürlüğü'nü ihlal etmesi bakımından hukuksuz ve kabul edilemez bulduğumuzu ifade ediyoruz.
Yine görevi; halkı gerçek ve doğru bilgiyle buluşturmak olan basın organları ile gazetecilere yönelik tehditler de artık olağan hale gelmiş durumdadır. Son örnekte olduğu gibi, Bağımsız habercilik yapmaya çalışanlar , haksız ve hukuksuz soruşturmalar, gözaltılar ve yargılamalarla baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Basına yönelik sistematik sansür ile kamuoyunu ilgilendiren hemen hemen her konuda/olayda getirilen 'habere erişim engeli ' gibi uygulamalarla basın özgürlüğü ihlal edilmekte, halkın haber alma hakkı da kısıtlanmaktadır.
Bursa Barosu olarak gerek Basın Özgürlüğüne, gerekse de İfade özgürlüğüne yönelen haksız ve hukuksuz uygulamalara son verilmesinin Çoğulcu Demokrasi ve Hukuk Devletinin gereği olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, Hukuksuzluklarla mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bursa Barosu Başkanlığı