İznik Gölü Nazım Planı'nın yürütmesi durduruldu
-BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN 1/25000 ÖLÇEKLİ İZNİK GÖLÜ NAZIM İMAR PLANININ YÜRÜTMESİ İDARE MAHKEMESİ'NCE DURDURULDU.
-BURSA BAROSU ÖNCÜLÜĞÜNDE AÇILAN DAVANIN KARAR GEREKÇESİNDE PLANIN, “PLANLAMA İLKELERİ, ŞEHİRCİLİK ESASLARI VE KAMU YARARINA UYGUN OLMADIĞI” İFADE EDİLDİ.
Karar, Bursa Barosu'nda düzenlenen toplantıda açıklandı. Bursa Barosu'nun BAOB Hizmet Birimi'ndeki Av. Özgür Aksoy Konferans Salonu'ndaki basın açıklamasını Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi Av. Şenay Özeray okudu.
"Bursa 2. İdare Mahkemesi, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 25.02.2020 tarih ve 494 sayılı kararı ile kabul edilen 1/25000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı'nın yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Karar gerekçesinde özetle:
Mevcut sanayi tesislerinin faaliyetlerini sürdüreceği, çevresel ve doğal varlıklar ile kuracağı ilişkinin geçmişten günümüze geldiği gibi devam edeceğinin kabul edildiği, bu durumun planın, doğal alanların korunması önceliği ile tutarsızlık oluşturduğu ve buna çözüm üretilmediği,
1/25000 Nazım İmar Planı'nda Bursa-Yalova Yolu boyunca Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanlarının (KDKÇA) öngörüldüğü, bunun bölgede yer alan verimli tarım arazileri ve zeytinlik alanları üzerinde olumsuz etki ve gelişme baskısı oluşturacağı,
İznik Gölü Nazım İmar Planı hükümlerine ve ilkelerine göre Mutlak, Kısa, Orta ve Uzun Mesafe Koruma Alanları içinde mevcut yapılar dışında yapılaşmaya izin verilmemesi gerekirken,
Günübirlik Tesis Alanı kullanımlarının öngörüldüğü,
Su koruma kuşaklarında yeni konut alanlarının öngörüldüğü, bütün bunların sürdürülebilirlik ilkesi, koruma-kullanma dengesi, Sürdürülebilir Kentsel Gelişme İçin Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planına (KENTGES), planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılarak, yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
Önemle belirtmemiz gerekir ki, İznik Gölü ve havzasına ilişkin ilk plan 19.12.1990 tarihli 1/25.000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni Planı'dır. Bölgenin ekolojisini ve İznik Gölü'nü koruyan en kapsamlı plan, bu plandı. Bu plana rağmen, 1990'larda suyu içilebilen İznik Gölü, günümüzde zirai ilaç kirliliği açısından 4. sınıf su, yani kirli sudur. Ağır metal kirliliği vardır. Son yıllarda da siyanobakteri ve toksinleri tehlikesini ortaya çıkmıştır. Bunun sorumlusu plan kararlarını uygulamayan idarelerdir.
Yürütmenin durdurulması kararı verilen bu plandan önce de, Bursa İl Özel İdaresi İl Genel Meclisi'nin kararıyla onaylanan 2009, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi'nce onaylanan 2015 tarihli planlar da mahkemelerce tümden iptal edilmiştir. Bu planların arka arkaya iptalinin sebebi, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin çeşitli planlama kavramları arkasına sığınarak, bölgeyi yeni sanayi tesislerine açma çabasıdır.
1990 tarihli planla bile korunamayan bölge, daha sonra çıkarılan planlarla sürekli olarak yeni yapılaşmalara ve arazi kullanımında değişiklere açılmaya çalışılmış; fakat idarelerin her yaptığı plan mahkemelerden dönmüştür. Plan hükümleriyle sağlanamayan arazi kullanımı değişiklikleri fiilen göz yumma suretiyle gerçekleştirilmiştir.
DSİ, İznik Gölü'nü stratejik su kaynağı ilan ederken, planı hazırlayanlar gölü koruyan mutlak, yakın, orta ve uzun mesafe koruma alanlarının kaldırılarak; buraların yapılaşmaya, ranta açılması derdine düşmüşlerdir.
İçinde yaşadığımız küresel iklim krizi ve biyoçeşitliliğin azaldığı çağda su ve gıda güvenliğini sağlamak zorunludur. Bunun sağlanabilmesi için, küresel ısınmanın 1,5 derecenin altında tutulması; Orman, sulak alan, mera gibi doğal alanların korunması gerekirken arazi kullanımı değiştirilerek yeni sanayilere, yeraltı ve yerüstü sularının kirlenmesine, biyoçeşitliliğin azalmasına yol açacak planlar ve plan değişikliklerindan vazgeçilmelidir.
BM Genel Sekreteri António Guterres, "Dünya'nın tarihini bir takvim yılıyla karşılaştırırsanız, doğal kaynaklarının üçte birini son 0,2 saniyede kullandık" derken; New York'taki Vahşi Yaşamı Koruma Derneği'nden biyolog Cristián Samper, "Bugün dünya üç büyük krizle karşı karşıyadır. Biyolojik çeşitlilik kaybı, iklim değişikliği ve (Covid 19) salgını", "Hepsi birbiriyle bağlantılı ve birçoğunun nedenleri ve çözümleri aynı" diyor.
Planlar “ekonomik yarar” ile oluşacak “ekolojik ve toplumsal kayıplar” karşılıklı değerlendirilmeden ve bölgenin sanayi doygunluğu, ekolojisi dikkate alınmadan yapılmaktadır.
Koruma, geriye döndürmeden (restorasyondan) daha ucuz ve etkili bir yöntemdir. Asıl olan ekosistem bütünlüğünü bozmamaktadır. Ekosistem bütünlüğünün onarılmasının en iyi yöntemi de doğayı kendine haline bırakmak, onu insan müdahalesinden ve faaliyetlerinden korumakla sağlanır.
Gelinen noktada mevcut büyüme anlayışıyla artık devam edemeyeceğimiz apaçık ortaya çıkmıştır. İznik Gölü ve havzası artık, mevcut sanayinin, tarımda aşırı gübre ve ilaç kullanımının, artan yapılaşmanın yükünü kaldıramamaktadır. Umarız ki, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı bundan sonra, günümüzdeki kimyasal kirlilik, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı gerçeklerine uygun, ekolojiye saygılı bir plan yapar.
Nüfus Bombası kitabının yazarı Ehrlich, verdiği bir demeçte şunları söylemiştir: "Büyüme manyaklığı, medeniyetin ölümcül hastalığıdır, daha fazla abur cubur tüketmek yerine, toplumun eşitliği ve refahını hedefleyen çabalarla bu değiştirilmelidir.”
Son olarak belirtmek isteriz ki, bilim insanlarına göre, Covid-19 salgınının en büyük sebebi de ekosistemlerin insanlar tarafından bozulmasıdır. Mevcut büyüme, üretim-tüketim alışkanlıklarından vazgeçilmedikçe dünyayı yeni salgınlar ve felaketler beklemektedir."